Cumartesi , 20 Nisan 2024
Anasayfa / Rekabet Merkezi Faaliyetler / Rekabet Merkezi dış ticarete ışık tuttu (1)

Rekabet Merkezi dış ticarete ışık tuttu (1)

Üniversite öğrencilerine yönelik projeleri ile son zamanlarda adından sıkça söz ettiren URTEB Rekabet Merkezi, bu kez öğrenciler ile Dış Ticarette Pazar Araştırması konusunda deneyimli bir ismi birleştirdi. Esin Özgür’ün 10 yılı aşkın dış ticaret deneyimini dinleyen gençler, dış ticaret ve iş hayatına dair birçok bilgi edindi. Program öğrencilerin soruları üzerine Esin Özgür tarafından verilen cevaplar ile devam etti.

Rekabet Merkezi projelerinden birisi olan “Dış Ticarette Pazar Araştırmaları” başlıklı programın konuğu Esin Özgür idi. Üniversitede öğrencilerle bir araya gelen Esin Özgür, tanışma faslının ardından kendi hayatı hakkında kısa bir bilgi vererek, tecrübeleriyle birlikte dış ticareti anlattı.

“Üniversite dönemi bittikten sonra, çalışma hayatına başladım. Çalışırken İşletme Masterı yaptım Uludağ Üniversitede. Sonrasında dış ticaret ile ilgili sertifika programına katıldım. Sonra da AIESEC ile yurtdışında bir danışmanlık şirketinde Pazar Araştırması üzerine birkaç ay çalıştım. Bu benim için biraz arayıştı aslında, hangi alanda çalışmak istediğime dair… Devamlı ve farklı yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum. Bu arayışımı AIESEC tamamladı. AIESEC’e ilk girdiğinizde İngilizce yeterlilik sınavından geçiyorsunuz. Sonra CV hazırlıyorsunuz. (bildiğiniz dillere göre) Motivasyon mektubu hazırlıyorsunuz, hangi alanda staj yapmak istiyorsanız. Sonra onu bir havuza atıyorsunuz ve eşleşme bekliyorsunuz. Hep Almanya’da çalışmak istiyordum. Hem de Almancamı pratik etme imkanım olur diye düşünüyordum. Gönlüme göre de oldu. Köln’de bir firma… Ama ben masa başında pazar araştırması tarafında çalışmak istemiyordum. Daha çok sahada görev almak istiyordum. Ancak stajyer pozisyonunda olduğum için masa başı görevi üstlendim. Pazar araştırmasının iki boyutu var. Birisi girilmek istenen hedef pazarın makroekonomik, sosyal verilerin araştırılması gibi raporların çıkarılması, diğeri ise rakiplere yönelik analiz. İki alanda da çalışma fırsatı yakaladım. Fakat açıkçası rakiplerin analizinden ziyade, girilmek istenen hedef pazarın politik koşulları, GSMH, bu konudaki yasal düzenlemeler daha çok ilgimi çekti. Çünkü enerji piyasasında yatırım yapmak isteyen büyük firmanın araştırması idi. Bilgileri gizli tutuluyordu. Türkiye’de yatırım yapmak istiyordu. O tarihte Türkiye’de Kyoto Protokolü imzalanmamıştı daha. 2005-2006 yılları arasında oradaydım. Politik durum, demokratik durum, çevresel yasal düzenlemeler vs. bu konulardaki yaptığım araştırmalar, grafikler işlerine baya yaramış olmalı ki bir maaş kadar da bonus verdiler ayrılmadan önce.” Diyerek Almanya’daki eğitim ve iş hayatı deneyimlerini aktaran Esin Özgür, Türkiye’ye döndükten sonraki hayatı ile ilgili de şöyle devam etti:

“Sonra Türkiye’ye döndüm. Evlendim. Bursa’da bulunan Baykal Makine firmasında Satın Alma Sorumlusu olarak çalışmaya başladım. Bir süre sonra dediler ki; “seni Tedarik Koordinatörü yapacağız. İthalat, lojistik, kambiyo tarafı ile ilgili ihtiyaç var.” O departman muhasebenin içindeydi. Sonrasında satın alma bölümüne dahil ettiler. Daha sonra aynı firmada Satın Alma Müdürü olarak çalışmaya devam ettim.” Dedi ve önemli bir tavsiye de araya ekledi; “Bu arada size şunu söyleyeyim; hangi bölümden mezun olursanız olun ama işletme bölümünde master yaparsanız size çok büyük fayda sağlayacaktır. Mühendiste olsanız, sosyal bilimler de bitirseniz, iş hayatında 1-0 önde başlarsınız. Dış ticarette aynı şekilde, satın almada da faydası var. Muhasebe de de çok faydası var. İhracat departmanında ya da yurtiçi satış departmanın da olsanız bile yurtdışına açılmak isteyen bir firmada çalışıyor olabilirsiniz, size çok faydası olan bir bölüm. İş hayatında aktif olarak kullanacağınız bir bölüm. Elbette bu konuyla ilgili kurslara, seminerlere katıldığınızda genel geçer temel verileri öğrenebiliyorsunuz. İş hayatınızda yaşadığınız problemlerden bir şeyler öğreniyorsunuz. Tecrübe dediğimiz şey de bunlardan oluşuyor zaten. Bir sıkıntı ile karşılaştığınızda çözülmesi ne kadar vakit alıyor, stres yaratıyor ama aynı sorun ile bir daha karşılaşıldığınızda onu çözme yöntemleriniz, bir sonraki problemlerde çok büyük kılavuz oluyor.”

“Dış ticaret yaşayarak öğrenilir.”

Dış ticaretin hemen her adımında bulunan Esin Özgür, tecrübelerini öğrencilerle paylaşırken anlaşılabilir teknik bir dil kullanmaya özen göstererek; “Ben ithalat, lojistik ve kambiyo mevzuatı tarafını yönetiyordum. Bu konulardan ve süreçten biraz bahsedeyim. İthalat sürecinden başlayalım. Hangi evraklar gerekiyor? Burada önce INCOTERMS’i çok iyi bilmeniz gerekiyor. Bildiğiniz gibi ICC diye bir kurum var ve tüm dünya aynı dili konuşabilsin diye bu uluslararası taşıma kurallarını INCOTERMS 2010’u düzenlemişler. Bu konuya hakim olun. Satın alma sözleşmeleri, satış anlaşmaları yaparken kuralları bilmeniz çok önemli. Bunun yanın sıra ödeme şekillerini de çok iyi bilmeniz gerekiyor. Dış ticaretteki peşin ödeme, mal mukabili ödeme, akreditifli ödeme, vesaik mukabili ödeme, banka teminatı gibi çeşitli yöntemler var. Bunların INCOTERMS 2010 ile de bağlantısı var. Hangi taşıma yöntemini kullanacağınız, hangi ödeme yöntemini tercih edeceğinizi etkiliyor. Örnek vereyim; yurtdışında çalıştığım firmada mal mukabili ödeme yöntemi ile çalışırdık. Diyelim ki iş acil, çok acil bir şekilde mal getirmeniz gerekiyor ama akreditifli çalıştığınız bir firma. Akreditif ile çalışırsanız ve malınızı kara nakliye ile Almanya’dan getiriyorsanız, 10-15 günde Türkiye’de oluyor. Ama akreditif açtığınız zaman evraklarında bankaya gelmesi 10-15 gün süreceği için, acil olan malınızı çekemeyeceksiniz. Dolayısıyla acil bir işiniz varsa, peşin ödeme ya da ikna edebilirseniz vesaik mukabili ödeme yöntemi daha avantajlı olabiliyor. Ya da hava kargo ile mal aldıysanız, akreditifli işlemlerde malzemeler, gümrüğe geldikten sonra evrakların bankaya ulaşması çok uzun sürdüğü için, akreditifli çalışmak sizin maliyetinizi yükseltecektir. Neden ödeme şekli ile ödeme yöntemi birbiri ile ilişkili, bunu ayırt edebilmek için bu örneği verdim.” Dedi evraklar hakkında bilgiler vererek devam etti:

“İthalat ve ihracat sürecinde benzer evraklar söz konusu. Fatura mutlaka her iki işlem içinde geçerli. İthalat açısından örneğin; Çin ile çalışıyorsak başlangıçta mutlaka Satın Alma Sözleşmesi yapmayı tercih etmişimdir. Çinliler peşin ödeme ile çalışırlar. Ama genelde Çin’e gidip, yeri göndermeden mal almak çok riskli bir durum. Tabii eğer üretici bir firmadan alıyorsanız. Diyelim ki kendi başınıza ithalat yapacaksınız, aliekspres, madeinchina gibi güvenli web siteleri üzerinden yapmanızı tavsiye derim. Çünkü mal size gelmeden, parayı karşı tarafa vermiyorlar, bloke koyup, tutuyorlar. Mesela ben CNC pres lazer makinesi ve punch makinesi gibi sac işleme makineleri üreten bir firmada çalışıyordum. Tabi aylık ortalama 1000 tonluk sac levha tüketimi vardı. Burada ham madde firmanın en önemli girdisiydi satın almada. Çünkü çok büyük makinelerin inşasında kalın sac levhalara ihtiyaç duyuluyor. Bunlar Türkiye’de üretilemiyor. Almanya’da bir üretici var ama çok pahalıya satılıyor. Ereğli Demir Çelik, Kore, Çin gibi yerlerden temin ediyorduk. Çin’den tercih etmemeye karar vermeden önce, Çin’de böyle bir firma bulduk. Gidip, gördük ama anlıyorsunuz ki onlar direk sizinle çalışamazlar. İngilizce bilen yok. Komünist rejimden geldikleri için bürokrasi fazla vs. Araya güvenilir olabilmesi için birileri ile görüştük ve öyle mal almıştık. Sonunda da yüksek oranda maliyet avantajı yakalamıştık.” Diyen Esin Özgür tecrübelerini de samimi bir dille öğrencilerle paylaştı.

Esin Özgür ile Dış ticarette Pazar Araştırmaları programının ikinci bölümü önümüzdeki hafta öğrencilerin soruları üzerine Esin Özgür’ün verdiği cevaplar doğrultusunda sitemizde yayınlanacaktır.

Rekabet.net

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir