Pazartesi , 25 Kasım 2024
Anasayfa / Rekabet.Net / F-35 Türkiye ile daha rekabetçi

F-35 Türkiye ile daha rekabetçi

Türk savunma sanayisi şirketleri, Müşterek Taarruz Uçağı (F-35) Projesi’nde en rekabetçi fiyatlarla yaptıkları üretimle F-35’in maliyetini aşağıya çekiyor

Türk savunma sanayisi şirketleri, Müşterek Taarruz Uçağı (F-35) Projesi’nde en rekabetçi fiyatlarla yaptıkları üretimle F-35’in maliyetini aşağıya çekiyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) öncülüğünü yaptığı, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Avustralya, Danimarka, Hollanda, İngiltere, İtalya, Kanada ve Norveç’in ortak ülke olarak katılım sağladığı bir konsorsiyum projesi olan F-35 Projesi kapsamında, Türkiye ilk dört F-35 uçağını teslim aldı.

Uçaklar pilot eğitimlerinde kullanılmak üzere Arizona’da yer alan Luke Hava Üssü’nde konuşlandırıldı.

Türk sanayisi tarafından üretilen parçalar ilk F-35 uçağından bu yana tüm uçaklarda yer alıyor. Uçağın orta gövdesinden iniş takımına; motorundan kanadına kadar pek çok farklı alanda parçalar Alp Havacılık, AYESAŞ, Kale Havacılık, Kale Pratt&Whitney ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) tarafından üretiliyor. TEI ise Eskişehir 1. Hava Bakım Fabrikaları Merkezi’nde kurulmakta olan Motor Nihai Montaj Hattı ve Depo Seviyesi Bakım Tesisi’nin ana yükleniciliğini üstleniyor.

Türkiye, 1999 yılından beri proje kapsamında bugüne kadar yaklaşık 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptı.

Türk firmaların projedeki rolü

Proje kapsamında Türk firmaları 900 farklı kalemden fazla F-35 parçasının üretimini yapıyor. Firmaların sözleşme taahhütleri büyük oranda tamamlandı, bu çerçevede 1 milyar dolardan fazla ihracat gerçekleştirildi. Türk firmaları, 400’den fazla F-35 kaleminde tek kaynak olarak yer alıyor.

F-35 Projesi kapsamında yerli firmaların yaptığı altyapı yatırımlarının yüzde 90’ı farklı ticari ve askeri üretimlerde kullanılabilecek. Türk şirketleri, halihazırda Boeing, Airbus ve Sikorsky gibi büyük firmaların onaylı tedarikçisi durumunda bulunuyor. Sadece TUSAŞ’ın elinde 7 milyar dolarlık uçak parçası siparişi bulunduğu kaydediliyor.

En rekabetçi fiyatlarla iş yaparak F-35 uçağının düşük fiyatlarla imalatına katkı sağlayan Türk şirketleri, bunun yanı sıra kalite ve zamanında teslimatlarıyla da öne çıkıyor. Programdaki diğer ülkelerle kıyaslandığında Türk firmalarının adam/saat ücreti diğer ülkelerden açık ara düşük seviyede bulunuyor.

Türk sanayisi F-35 uçağının yüzde 6-7’si civarında iş payını elinde tutuyor. Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması uçak başına maliyeti 7-8 milyon dolardan 10 milyon dolara kadar artıracak. F-35 projesi kapsamında Türkiye’ye daha fazla iş verilmesi (uçak yapısalları) durumunda birim uçak maliyeti 7-8 milyon dolar daha düşürülebilecek.

ABD’li yetkililerin açıklamalarına göre, projenin ömür devri boyunca 9 milyar dolar civarında bir üretim öngörülüyor. Tedarik kaynağının değişmesi durumunda ise 500-600 milyon dolarlık bir harcama tahmin ediliyor.

Tek ülkenin “çıkarma kararı” yeterli değil

Türkiye’nin proje ortaklığını belirleyen ve uluslararası bir anlaşma statüsünde olan PSFD MOU’da herhangi bir ülkenin programdan çıkarılmasına dair bir hüküm bulunmuyor. Dolayısıyla 9 ülkenin imzaladığı bu anlaşma değişmeksizin tek bir ülkenin kararıyla diğer bir ülkenin program dışına çıkartılması hukuken mümkün görünmüyor.

ABD’nin tek taraflı ve hukuksuz olarak yapacağı herhangi bir işlem 9 ülke arasında yıllarca çözülemeyecek, mali ve hukuki sonuçları olabilecek bir süreci başlatabileceği değerlendiriliyor.

Yapılan diğer yatırımlar

Proje kapsamında şu ana kadar Türkiye’den 199 bakımcı personeli ve 4 pilotun eğitimini tamamlandı. 4 pilottan 2’si öğretmen pilot eğitiminin de sonuna geldi.

Eskişehir 1. Hava Bakım Fabrikaları Müdürlüğünde bulunan hangar içerisinde F-135 motoruna yönelik bakım onarım hattı ve son montaj hattının kurulumuna yönelik modernizasyon faaliyetleri gerçekleştirildi. Aynı zamanda motor testlerinin yapılması için T-11 bremzesinin modernizasyon faaliyeti sürdürülüyor.

Malatya 7. Ana Jet Üs Komutanlığı F-35 uçaklarının konuşlandırılacağı ilk üs olma özelliği taşıyor. Özel güvenlikle erişim sağlanacak (SAPF) alanların inşaatı 31 Aralık 2018’de tamamlandı, tüm inşaat sürecinin bu yıl tamamlanması öngörülüyor.

Diğer taraftan söz konusu tesis, pilot ve bakımcı eğitimlerinin gerçekleştirileceği Entegre Eğitim Merkezi’ne de ev sahipliği yapacak. Entegre eğitim merkezinin inşaatı Aralık 2018’de bitirildi. Entegre Eğitim Merkezi projedeki diğer ülkelerin pilot ve bakım personeline de hizmet edebilecek. İlk eğitimlerini ABD’de tamamlayan Türk pilot ve bakımcı personelin, bu merkezde eğitmen olarak görev alması planlanıyor.

AA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir