Öğrenciler rekabeti öğrenecek
Ticari ve fiili savaş sesleri, kulağımızı, ardından beynimizi ve kalbimizi yorarcasına ulaşıyor tüm bedenimize. Dünya, son yılların en sıkıntılı dönemlerini yaşıyor belki de.
İki kutuplu sistemin bitmesinin ardından, tek kutuplu sistemi idare edemeyen ABD, gelmekte olan çok kutuplu sisteme ayak diriyor ve bu direniş dünyayı biraz daha çekilmez bir yere dönüştüryor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, hayat akıyor ve en sıkıntılı zamanlarda sorunları önceden gören ve çözümler üretmek isteyen kurum, kuruluş ve kişiler çabalarını sürdürüyor.
*
Uluslarası Rekabet ve Teknoloji Birliği de (URTEB) bu kurumlardan biri. 2002 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan birlik, konusunda tek. Kurulduğu günden beri biraz atıl kalmış. İlgi, iş dünyasının kendi sorunları nedeniyle beklenen düzeye ulaşmamış. Ancak, Ahmet Özenalp, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra, koşullar da, giderek daha el verişli hale gelince bir ivme kazanmaya başlamış URTEB.
Özenalp, işin aslında gelecek kuşakları yakalamakta olduğunu görmüş ve üniversiteye ağırlık vermiş. Bursa Uludağ Ünüversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde, bir Rekabet Merkezi kurulmuş bu yıl 25 Şubat’ta. Bu merkez, tüm fakültelere açık. Hatta Uluslarası Rekabet ve Teknoloji Topluluğu bile kurmuş öğrenciler ve sayıları 400’ü geçmiş.
3 ayda ciddi faaliyetler gerçekleştirmişler. Yeni dönemde iddiaları daha da fazla.
Özenalp, ocak ayındaki genel kurullarında öğrencilerin de birliğe üye olmasının önünü açmayı planladıklarını ifade ediyor. Bu yolla, geleceğin iş insanlarına ulaşmayı hedefliyor. Ayrıca, buradaki gençlerin, iş insanı olmasalar bile yönetici olarak rekabet ve teknolojik yenilikler konusunda daha donanımlı olarak iş dünyasına atılmalarını planlıyor. Ağaç yaşken eğilir atasözüne vücut bulduruyor URTEB.
3 aylık Rekabet Merkezi çalışmalarında bakın rakamlar neler söylüyor:
“25 öğrenci, şirket yapılarını görerek, mezun olunca hangi departmanda çalışacağını belirlemiş. 65’i iş dünyasının üst düzey yöneticileriyle biraraya gelerek onlardan mentorlük desteği almış. 7 öğrenci gerçek gibi bir iş görüşmesi deneyimi yaşamış. Mülakat heyecanını tatmış. 10’unu dış ticaret alanında eğitim alarak sunum gerçekleştirmiş, 13’ü ise CV yazma ve mülakat tekniklerinde eğitim almış. 10 öğrenci staj hakkı kazanırken, fabrika ziyaretleri yapan öğrenci sayıları da az değil.”
Özenalp, Rekabet Merkezi’ne özel bir önem veririken, şirketlerin de rekabet departmanlarının olmasının çok önemli olduğunu ifade ediyor. Haksız rekabet konusunda yeterli bilgiye iş dünyasının sahip olmadığına inanıyor. Rekabet Kurumu ile birlikte bahar aylarında bir sempozyum düzenliyorlar.
Rekabet, çok da sevilen bir kelime değil belki. Ancak hayatın kendisi rekabetsiz değil. Özenalp ve ekibiyle yaptığımız sohbetten bende kalan, ekmeğin aslanın ağzını, hatta midesini de geçip bağısaklarına indiği ve oradan onu almak için özel yöntemler geliştirmek gerektiği oldu.
Kendimizi tüm zaman ve zeminlerde oluşan rekabet şartlarına uydurmak zorundayız. Hatta rekabet koşullarını belirleyecek noktaya ulaşırsak tadından yenmez değil mi?
Kalın sağlıcakla.