Rekabet.net’e konuşan BOSAİD Başkanı Çağan ile röportajımızdan çarpıcı satırbaşları şöyle; ‘Türkiye henüz çevresindeki pazarlara fason üretici konumunda bir ekonomi olarak, mavi yaka iş gücüne çok ihtiyaç duyuyor, Rekabet, iş insanlarının inisiyatifine bırakılmamalı, Koronavirüs fırsatlar kadar da tehditler oluşturuyor”.
Özge Comba Alkış
Kısa adı BOSİAD olan Bursa Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği, 10 Ağustos 2011 tarihinde Bursa OSB’nin gelişmesi ve buradaki firmaların daha iyi hizmet vermelerini sağlamak amacıyla yola çıktı. Kurulduğu günden itibaren geçen 9 yılda ivme kazanarak görevine devam eden dernek, bu zaman içerisinde üye sayısını 17’den 164’e çıkardı. OSB içerisinde gerek eğitime gerekse de çevresel faaliyetlere önem veren BOSİAD, bu alanda çalışmalarına devam ediyor.
BOSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Rasim Çağan, derneğin faaliyetlerinin yanı sıra ekonomik olarak Bursa ve Türkiye ile ilgili açıklamalar yaptı. Rekabet.net’e konuşan Çağan ile röportajımızdan çarpıcı satırbaşları şöyle; ‘Türkiye henüz çevresindeki pazarlara fason üretici konumunda bir ekonomi olarak, mavi yaka iş gücüne çok ihtiyaç duyuyor’, ‘Rekabet, iş insanlarının inisiyatifine bırakılmamalı’, ‘Bizler STK’lar olarak gerek ticari gerekse çevresel konularda farklı davranışları sergilerken, düzenleyici tedbirleri de devlet otoritesinden beklemeliyiz’, ‘Koronavirüs fırsatlar kadar da tehditler oluşturuyor”.
İşte röportajımız…
Rasim Çağan kimdir?
Yurtdışında eğitimlerimi tamamlamamın ardından 2 yıl Amerika’da iş tecrübesi edindim. 31 yıl önce de aile şirketimiz olan Duraner’de çalışmaya başladım. 1999’da da şu an tekstil kimyasalları sektöründe pazar lideri olan Rudolf Duraner kuruldu. Genel Müdürlüğü’nü sürdürdüğüm Rudolf Duraner’in 2017’de 42 kişilik ekiple Ar-Ge merkezi unvanını almasıyla TÜRKAK’tan akredite tekstil laboratuvarımızla da hizmet veriyoruz. Sunduğumuz teknik satış ve laboratuvar hizmeti ile müşterilerimizin bir kerede doğruyu üretmesine önem veriyoruz. Rudolf-Duraner’i rakiplerinden ayıran en büyük özelliğin de hizmet odaklı bu yaklaşımın olduğuna inanıyoruz. Ayrıca tarımla da ilgileniyorum. Evli ve üç çocuk babasıyım.
“BOSİAD’I BÖYLE KURDUK”
BOSİAD serüveniniz nasıl başladı?
Bursa OSB yönetimini, BTSO meclis üyeleri yerine sadece OSB’ye üye sanayicilerin seçmesini isteyen bir grup sanayici olarak, 10 Ağustos 2011 tarihinde BOSİAD’ı kurarak bölge sanayicilerimizin sıkıntılarını dile getirme ve çözüm bulma konusunda daha aktif olunacak bir dönem başlattık. Kurucu başkanlığını Mustafa Barutçuoğlu’nun yaptığı BOSİAD’a sırasıyla Faik Çelik, İlker Oral ve Abdullah Bayrak başkanlık yaptı. BOSİAD’da bu görev 31 Ocak 2019’da da ben ve Yönetim Kurulu’ndaki arkadaşlarıma verildi. BOSİAD geçen bu 9 yılda büyük ivme kazandı ve bölgemizin yıldızını parlatan bir dernek oldu. 17 Kurucu Üye ile yola çıkan derneğimiz şu anda 164 üye sayısına ulaştı.
“AMAÇ MUTLU OSB”
Sanayiciler ve iş insanları neden BOSİAD’a üye olmalılar?
Biz her zaman ‘sanayicilerimize ve iş insanlarımıza nasıl fayda sağlayabiliriz?’ diye düşünüyoruz. Bu soruya cevap vermek üzere hareket ediyoruz. Bursa OSB’yi sosyal olarak daha yaşanabilir bir hale getirmeye çalışıyoruz. Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nin gelişmesi, bölgede faaliyetlerini yürüten firmaların hizmet alımı ve kalitesinin artırılması, üyelerinin müşterek ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarının çözülmesine yardımcı olunması için faaliyet gösteriyoruz. BOSİAD Futbol Turnuvamız bile firmalar arası dostlukları pekiştirirken, yeni dostluklar kurulmasına da vesile oluyor. Kısacası çalışanların birbirini daha iyi tanıdığı ve mutlu çalışanların olduğu bir sanayi bölgesi yapmak amacımız. Öte yandan BOSİAD olarak bu çalışma dönemimizin en önemli iki gündem maddesini, çevre ve nitelikli eleman ihtiyacına cevap verecek olan mesleki eğitim oluşturuyor. Öncelikli misyonumuz içinde bulunduğumuz Bursa OSB’ye hizmet etmek olsa da bu iki gündem Türkiye’nin de meseleleri olduğu için yaptığımız projeler, hem farkındalık yaratıyor hem de ülke genelinde de ses getiriyor. Sanayici ve iş insanlarımızın üye olarak vereceği destek BOSİAD’ın sesinin daha da gür çıkmasını sağlayacaktır. ‘Birlikten kuvvet doğar’ inancıyla bölge sanayicilerimizi ve iş insanlarımızı BOSİAD çatısı altında birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Hep birlikte çevreye bu denli saygılı Bursa OSB’de, diğer OSB firmalarına karşı maliyet dezavantajı olarak dönmesine engel olalım, nitelikli eleman gibi sorunlarımıza ilaç bulalım.
Organize Sanayi Bölgesi’nin sizce en çok neye ihtiyacı var?
Her şeyden önce kaliteli bir iş gücüne ihtiyacı var. Yetişmiş, işini iyi bilen… Bu konuda istediğimiz düzeyde değiliz. Bunun Milli Eğitim Bakanlığı da farkında… Eğitim sistemiz kapalı olarak ilerliyor. Ama dışardaki gerçek hayat çok farklı. İşletmelerin beklentileri de değişti. Bu konuda herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor.
YERİ GELDİĞİNDE MESLEKİ EĞİTİM ÜNİVERSİTE KADAR DEĞERLİ
Sizin eğitimle ilgili faaliyetleriniz ve projeleriniz nelerdir?
“Öğrencilere, öğretmenlere ve ailelere katkı sağlamak üzere çalışmalarımız var. Öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmesi, öğrenmeyi öğrenmeleri, lisan bilmeleri ve kendilerini endüstrinin ihtiyaçlarına göre geliştirmeleri gerekli. Bu konuda onlara destek oluyoruz. Bazı yönetim kurulu üyelerinin şirketlerinde öğrencilere sahada eğitimler veriyoruz. Meslek lisesinde 700 öğrenci var. OSB’de 200 firma var. Her firma 6 öğrenci alsa çok aşama kaydederiz. Öğrenciler böylelikle deneyim kazanır. Endüstri meslek lisesinden mezun olmuş, bizim firmamızda çalışan arkadaşlar da kendi hayat hikâyelerini, iş yaşamı tecrübelerini öğrencilerle paylaşarak rol model oluyorlar. Öğretmenlere yeni beklentileri ve teknolojileri anlatıyor. Aileler ise çok daha hassas bir konu. Önümüzdeki zamanda meslek lisesi öğrencilerinin aileleriyle de bir araya geleceğiz. Çocuklarını niye meslek liselerine göndermeyi tercih etmeleri konusundaki düşüncelerimizi aktaracağız.
“ÇEVRECİ ÜRETİM, TEMİZ GELECEK”
Çevre konusunda da oldukça duyarlısınız. Hatta konuyla ilgili yarışmalar yapıyorsunuz… Bu konuyla ilgili bilgi verir misiniz?
BOSİAD olarak çevrenin korunması noktasında firmalar arasında farkındalık oluşturmak için Çevreye Duyarlı Sanayi Tesisi Yarışması’nın bu yıl 5.’sini düzenliyoruz. ‘Şehrin içinde kalmış bir bölge olarak çevrenin korunması ve sürdürülebilirliği için neler yapabiliriz?’ noktasında bu yarışmayı düzenliyoruz. Bu organizasyonla Bursa’da ilk defa bir sanayi bölgesi çevre yarışması düzenledi. Bu çok önemli bir konu, çünkü sanayi tesisleri arasında çevre yarışması dendiğinde katılımla ilgili bir endişe olabiliyor. ‘Aman denetlenecek miyiz, eyvah bir hatamız, yanlışımız var mı?’ gibi. Bu noktada Bursa OSB ve BOSİAD olarak insanları bu korkulardan arındırmak ve hedefin aslında bir değişim yaratabilmek olmasını amaçladık ve çevre yarışmalarına start verdik. Bu yarışmada önemli olan birincilik kürsüsüne çıkmak değil, Bursamızı, ülkemizi, dünyamızı çevre konusunda daha ne kadar bilinçlendirebiliriz ne kadar daha pozitif çevre bilançoları oluşturabiliriz bunu ortaya koymak ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunabilmek. Bu arada buradan da duyurmuş olalım; “Çevreci üretim, temiz gelecek” sloganını kullandığımız yarışmamıza başvurular başladı, firmalar 3 Nisan 2020 kadar, https://www.bosiad.org.tr/bosiadcevreyarismasi/basvuru.php adresinden katılabilir.
“MALİYET VİCDANLARI PES ETTİRİR!”
Türkiye’nin koşullarına baktığımız zaman rekabetle ilgili düşünceleriniz nelerdir? “
İş dünyası genelde bencildir ve menfaatlerine ön planda tutarak çalışır. Eğer vicdanlı olmak kendisine diğer rakiplerine göre dezavantaj yaratırsa, bunu sürdüremez. Dolayısıyla, duyarlı firmalar devlet otoritesi tarafından korunmalı. Bizler ise bu konuları gündeme getirip, farkındalık yaratmalı daha sonra görevi devlet otoritesine bırakmalıyız.
“DÖVİZ ARTTIĞI ZAMAN REKABET DE ARTIYOR”
Ekonomik olarak geçtiğimiz süreçte iş insanlarının durumu nedir? Geleceğe ekonomik anlamda nasıl bakıyorsunuz?
Türkiye tasarruf oranı zayıf ve bunun sonucu yüksek borçluluk oranı olan bir özel sektöre sahip. 2018 yılının ikinci yarısından sonra, firmaların bilançoları gerek kur artışı gerekse sonuç olarak oluşan yüksek faiz oranlarından çok etkilendi. 2019 yılı bu yaraların sarılması ile geçti. Her ne kadar artan döviz kurları ülkemizi rekabetçi yapsa da, hâlâ yüksek büyümeyi gerektirecek yatırım ortamı oluşmadı. Bursa’nın dört ana işi var. Tekstil, otomotiv, tarım ve turizm… Bu sene başından beri faiz oranlarında bir düşme var, umarım büyümeye katkısı olacaktır. Bizim iş gücüne yeni katılan gençliğe iş imkânı sağlamamız için asgari %5 büyümeye ihtiyacımız var. Bu sene bu rakama ulaşamayabiliriz ancak 2021’de bu mümkün olabilir.
“AVRUPA’NIN KALİTELİ FASONCUSUYUZ”
Türkiye stratejik konumu yeterince iyi kullanıyor mu?
Bugün halen Avrupa’nın kaliteli fasoncusuyuz. Yapılan Ar-Ge çalışmalarının, ekonomimizde katma değer yaratacak, uluslararası pazarda rekabet gücümüzü artıracak ileri teknoloji içeren ürünler olarak dönmesi uzun bir süreç alacak. Ancak bu zaman gelene kadar daha uzun bir süre Avrupa’nın fasoncusu olarak devam edeceğiz.
“NİTELİKLİ ELEMANA İHTİYAÇ VAR”
Meslek lisesi öğrencilerine tavsiyeniz nedir?
Endüstri 4.0’dan bahsediyoruz bunun için nitelikli elemana ihtiyacımız var. Sadece yaratıcı Ar-Ge’de değil, Ar-Ge’de yapılanı üretecek elemanı yetiştirecek mesleki eğitimde de artış olmalı.
Meslek lisesinden mezun olan öğrencilerin sadece yüzde 10’u sanayide çalışıyor. Türkiye’de eğitim sistemi arz ve talep dengesine göre konumlanmış durumda değil. Üniversite ve endüstri meslek lisesi eğitimi dağılımında denge, üniversiteye kaymış vaziyette. ‘Başarısız çocuk meslek lisesine gider’ algısından da ‘her çocuk üniversiteye gitmeli’ inancından da vazgeçmek gerek. Biz de gençlere, üniversiteye gitmeden de başarılı olabileceğini anlatıyoruz. Bizim için değerli olduklarını her platformda vurguluyoruz. Gençler şunu bilmeli; fabrikalarımıza geldiklerinde onları çok iyi eğiteceğiz ve elinde bir altın bileziği olacak. Geç de olsa ülke olarak bu hatadan döneceğiz…
Sizin sektörünüz tekstile bakacak olursak orada durumlar nasıl?
Tekstilde durumlar iyi… Bence geçen sene Türkiye’de en iyi sektör tekstildi… Dövizin artış göstermesiyle birlikte rekabetin artması bu durumda çok etkili oldu.
“KORONAVİS TÜRK ÜRETİCİYİ SIKINTIYA SOKABİLİR”
Koronivürüs gerçeği var önümüzde… Çin en çok etkilenen ülke… Çin neredeyse dünyanın hammadde merkezi… Türkiye bu durumdan nasıl etkilenir?
Hiçbir kötü durumdan medet ummamamız lazım. Türkiye’nin işlerinde kısa vadeli bir hareketlenme olası ancak uzun vadede dünya ekonomisi bundan etkilenecektir. Çin çok büyük bir ekonomi ve aynı zamanda büyük bir tüketici, Avrupalı firmalar ürünlerini Çin’e satamazsa, komşularımız enerji kaynaklarını Çin’e kullandıramazlarsa, bizim ürünlerimize talep yaratacak gelirlerini nereden elde edecekler? Çin’den hammadde alamazsak Türk üreticiler de sıkıntıya düşebilir, kaynaklar bitince üretim yapamayacak konuma gelebiliriz. Havaların yakın zamanda ısınmasıyla birlikte virüsün etkisi de azalacaktır. Umarım sıcak aylar süresinde tedavi amaçlı çareler üretilir.
Rekabet.net