Perşembe , 10 Ekim 2024
Anasayfa / Rekabet Kurumu / “Rekabet hukuku ve politikası dönüşümü öngörüyor”

“Rekabet hukuku ve politikası dönüşümü öngörüyor”

Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak:
“Netice ne olursa olsun, rekabet hukuku ve politikası bugün de, yarın da dönüşen piyasalara adapte olmakta, daha da önemlisi bu dönüşümü öngörmekte ve şekillendirmektedir”
“Dev teşebbüsler, ürün piyasasında olduğu kadar istihdam piyasalarında da pazar gücü kullanarak deyim yerindeyse talep tarafına iki kere zarar verebilmektedir”

Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, “Netice ne olursa olsun, rekabet hukuku ve politikası bugün de yarın da dönüşen piyasalara adapte olmakta, daha da önemlisi bu dönüşümü öngörmekte ve şekillendirmektedir.” dedi.

Rekabet Hukukunda Güncel Gelişmeler Sempozyumu‘nda konuşan Torlak, şirketler, tüketiciler ve kurumların, hem küresel hem de yerel ölçekte türbülanslı zamanlardan geçtiğini söyledi.

Torlak, küresel rekabet, yıkıcı teknolojiler, tüketim ve istihdama yaklaşımda yaşanan kültürel değişiklikler, çevresel sürdürülebilirlik endişeleri ve otomasyonun yeni bir gerçekliğe işaret ettiğini belirterek, “Yakın zamanda dünya ölçeğinde çok ses getiren kitaplardan biri olan Yuval Noah Harari’nin ’21. Yüzyıl İçin 21 Ders’ eserinde de belirtildiği gibi, 2050’nin dünyasına ayak uydurabilmek için kendimizi tekrar tekrar yeniden inşa etmemiz gerekecek. Hâkim olduğumuz şeyleri geride bırakmak ve bilinmezliğin arttığı dünyada geleceğe yönelik daha isabetli kestirimlerde bulunmak zorunda kalacağız.” ifadelerini kullandı.

Sabit bir iş modeline sıkı sıkıya sarılmaya çalışılması halinde dünyayı ıskalama riskinin yükseleceğine dikkati çeken Torlak, “Bugün bile farkında olarak ya da olmaksızın tercihlerimizde daha çok bağımlı hale geldiğimiz algoritmaların egemenliği artacak, belki karar verme süreçlerimizin asıl belirleyicisi haline gelecekler. Yapay zeka ve gelişmiş teknolojilerle desteklenen ‘büyük veri devlerinin’ ekonomilerimizi ve belki de demokrasilerimizi daha çok etkiledikleri zamanlara tanıklık edeceğiz. Bu öngörüler kimilerimiz için bilim kurgu gibi gelse de hakikat olan, günümüzün yeni ticari ve toplumsal gerçekliklerinin gerek teşebbüsleri gerekse de kurumlarımızı sürekli değişime zorlamasıdır.” şeklinde konuştu.

Gelecekte bu uzun ve zorlu yolun ilk adımının; e-ticaretin hem ekonomik hem de gündelik hayat içinde edindiği rolünü doğru kavramak ve buna uygun stratejiler geliştirmek olduğunu vurgulayan Torlak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“e-ticaret, yani ‘çevrim içi alım ve satım’ diye basitçe tarif edebileceğimiz olgu özellikle son 10 yılda gerek dünyada gerekse de ülkemizde ciddi ölçüde yaygınlaşmıştır. Bir yandan perakende rekabetin artması, tüketicilerin daha fazla tercihe kavuşması ve dağıtımda yeni inovasyonların hızla gelişmesi gibi faydaları beraberinde getirirken, bir yandan da rekabetin kısıtlanması sonucunu doğurabilecek iş modellerini, stratejileri ve davranışları kolaylaştırmıştır.

Fırsatların ve risklerin bir arada olduğu bu gibi hallerde, vermemiz gereken ilk tepkinin, ürkek davranmak ve sadece risklere odaklanmak olmaması gerektiğini düşünüyorum. e-ticaretin ve beraberinde getirdiği platformlar, pazar yerleri gibi iş modellerinin yaratacağı ekonomik etkinin ve dinamikliğin, ülke ekonomimiz ve tüketicilerimiz için önemli olduğunu ve bu alandaki kazanımları sonuna kadar zorlamamız gerektiğini düşünüyorum. Elbette bu kazanımlarda ısrar ederken aynı ölçüde tüketici refahından, etkin işleyen piyasalardan yana olduğumuzu da unutmamamız gerektiğini de ifade etmeliyim.”

“Tarihi boyunca sürekli değişen piyasalara uyum sağlamıştır”

Prof. Dr. Ömer Torlak, internetin ekonomileri tanımlayan olgu olması ve platformların kendilerinin başlı başına birer piyasa olmaya başlaması ile birlikte ortaya pek çok kuramsal mesele çıktığını belirterek, “Her şeyden önce, piyasanın dağınık haldeki bilgiyi fiyat unsurunda toplayarak pazar oyuncularına sinyal vermesi ve piyasaların ademimerkeziyetçi yapısı, platformların ve ekosistemlerin hayatımıza girmesi ile ciddi manada dönüşüme uğramaktadır.” dedi.

Piyasadaki aktörlerin güçleri oranında fiyat stratejilerine yansıyan sinyalleri platformlarda aynı karşılığı bulmayabildiğine işaret eden Torlak, şu ifadeleri kullandı:

“Günümüzde pazardaki rekabet koşullarını ve hatta kurallarını neredeyse tek başına şekillendirme kudretine haiz platform ve ekosistemleri artık daha fazla görmekteyiz. Bu anlamda platform ve ekosistemlerin pazarları merkezileştirdiklerini bile iddia edebiliriz. Çok taraflı pazarların doğası gereği, diğer gruplar nezdinde cazibelerini arttırmak için nihai kullanıcılara sıfır fiyat ile hizmet sunma politikalarının takip edilmesi, bazen uzun vadede meydana gelebilecek refah kaybının toplum geneli bakımından anlaşılmasını güçleştirebilmektedir. Elbette en önemlisi, verilerin pazar gücü sağlamasının da sonucu olarak platformların ağ etkileri ve ölçek ekonomilerinin yanında bir de kolayca kapsam ekonomilerinden istifade ederek tabiri caizse yenilmez hale gelmeleri durumu söz konusu olabilmektedir.”

“Rekabet kurallarının dizaynındaki esas ölçü tüketici refahıdır”

Rekabet Kurumu Başkanı Torlak, ilk bakışta bu resmin biraz karamsar gelse de rekabet hukukunun ruhu ve enstrümanlarının, en azından tasarım olarak, bu geçiş dönemini ve sonrasını yönetecek kadar esnek ve atik olduğunu söyledi.

Torlak, “Yüzyılı aşkın tarihi boyunca sürekli değişen piyasalara uyum sağlamıştır. Hepimizin bildiği gibi rekabet kurallarının dizaynındaki nihai, yani esas ölçü tüketici refahıdır. Yani zenginliğin adil paylaşımı ve piyasaların hizmet etmesi gerektiği gibi oluşmasını sağlamak için, ki buna üretim, maliyet ve dağıtım etkinliği de dahil olmak üzere, tüketici refahından daha önemli bir ölçüt yoktur. İnternete ve yeni dijital teknolojilere dayalı ekonomi ile kapitalizmin bugün vardığı noktada, mevcut kurumların tüketici refahını gözetme görevini sağlamada yeterli olup olmayacağı veya birtakım regülasyonların gerekip gerekmeyeceği soruları tüm dünyada ilgili kurumların kafa yorduğu konulardır. Netice ne olursa olsun, rekabet hukuku ve politikası bugün de yarın da dönüşen piyasalara adapte olmakta, daha da önemlisi bu dönüşümü öngörmekte ve şekillendirmektedir.” ifadelerini kullandı.

Torlak, piyasaların normal işleyişinin önemli sorunlar ihtiva ettiğini ve çözüm beklediğini aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Burada resme daha geniş açıdan bakıyorum. Yani sadece ülkemizde değil, tüm dünyada tecrübe edilmekte olan bir gerçeklikten bahsediyorum. e-ticaret hacimlerini, hem platform ekonomilerine bağlı ekosistemleri ve ekosistemlerin ihtiyaç duyduğu tüm verileri toplayarak devleşen şirketleri hem bireysel hem de kurumsal ölçekte her geçen gün daha fazla konuşuyoruz. Zaman zaman şikayet ediyor gibi görünsek de hepimiz öyle veya böyle bu gelişmelerden fayda da elde ediyoruz. Ama bir yandan da şüpheci bir yaklaşımla bu alanda bir konsolidasyonun yaşandığını gözlemliyor ve sonuçlarını sorguluyoruz.

Bugün piyasalarda konsolidasyon artarken, şirketler daha fazla kazanmakta ve bu kazancını topluma geri dönecek şekilde yatırıma yönlendirip yönlendirmedikleri konusunda şüphe oluşmaktadır. Bunların bizzat varlıkları ve büyüklüklerinin bile pazarda bir giriş engeli teşkil edip etmedikleri tartışılmaktadır. Dev teşebbüsler, ürün piyasasında olduğu kadar istihdam piyasalarında da pazar gücü kullanarak deyim yerindeyse talep tarafına iki kere zarar verebilmektedir. Yani üretim etkinlikleri her zaman dinamik etkinlik anlamına gelmeyebilmektedir. Dijitalleşme ise bir yandan pek çok faydayı ve özellikle zamanın en kıt kaynak olduğunu düşünürsek en somut olarak hız sağlarken, bir yandan da bu negatif trendleri büyütmektedir.”

“Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz”

Prof. Dr. Ömer Torlak, “Dünyada neler yapılıyor” diye bakıldığında henüz bir konsensüs ya da tek tip çözümden bahsetmenin zor gözüktüğünü söyledi.

Torlak, devamla şunları kaydetti:

“Çin, meseleyi yerel devler yaratmak için bir fırsat olarak görmekte, Hindistan gibi bazı ülkelerde dijital platformlar bir kamu malı gibi yapılandırılmaktadır. ABD’de ise piyasa tabanlı çözüm benimsenmektedir. Bu uç örneklerin yanında biliyorsunuz yakın zamanda AB’de Genel Veri Koruma Yönetmeliği yürürlüğe girdi. Rekabet Kurumu olarak biz de dünyadaki gelişmeleri sadece yakından takip etmekle kalmıyor, bu alandaki tecrübemizi ülkemiz gerçeklerine uygun biçimde kararlarımıza ve uygulamalarımıza da aktarmaya gayret ediyoruz.

Yemeksepeti ve Booking kararlarımızla sağlayıcılara en çok kayrılan müşteri şartı koşulmasının ilgili piyasalarda rekabet açısından nasıl sonuçlar doğuracağına detaylıca değerlendirdik. Jotun ve Bosch kararlarımızla internet satışlarının kısıtlanmasına ve Sony kararımız ile de e-ticarette dikey fiyat tespitine ilişkin yaklaşımımızı ortaya koyduk. Sahibinden adlı platforma hakkındaki soruşturmamız sonucunda çok taraflı pazarlarda hakim durumdaki teşebbüslerin aşırı fiyatlama davranışına yönelik önemli bir karar aldık. İnternet devlerinin sömürücü davranışlarına karşı çözüm arayışı tüm dünyada devam ediyor. Bu süreç ilerledikçe bu kararımızın bir öncü olup olmadığını göreceğiz.”

“Karşılaşabileceğimiz sorunlara hem teorik hem de teknik anlamda kafa yoruyoruz”

Rekabet Kurumu Başkanı Torlak, yeni koşulların gündeme getirdiği ilgili pazar tanımından dijital pazarlarda hakim durumun tespitindeki güçlüklere kadar teknik alandaki bazı konularda modern yaklaşımları kararlarına yansıtmakla yetinmediklerini, ikincil düzenlemelerinde de dijital dönüşüme uygun gerekli iyileştirmeleri yaptıklarını anlattı.

Torlak, şöyle devam etti:

“Yakın zamanda Dikey Kılavuz’da gerçekleştirdiğimiz değişiklikle internet satışlarına ilişkin kuralları modernize etmemizi bu çabanın bir uzantısı olarak görüyorum. Bununla da yetinmiyor, daha önce de ifade ettiğim gibi bugün de bir örneğini yaşadığımız rekabet savunuculuğu faaliyetleri ile bir kamu kurumu olarak dijitalleşmeyi kamu kesimi ve özel kesimden paydaşlarla birlikte ele almaya özen gösteriyoruz. Daha karmaşık ve zor meseleler olan, e-ticaretten başlamak üzere dijitalleşmenin her alanında algoritmaların daha da yaygınlaşması ile karşılaşabileceğimiz sorunlara şimdiden hem teorik hem de teknik anlamda kafa yoruyoruz. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de tüm çaba; rekabet hukukunun daha etkin uygulanması ve tüketicilerin birtakım düzenlemelerle güçlendirilmesi sayesinde etkin ve adil işleyen dijital pazarları tesis etmek ve bu alanda, başta tüketiciler olarak vatandaşlarımızın refahı olmak üzere ekonominin aktörleri olan işletmelerimizin rekabetçiliği bağlamında, kaderimizi birtakım müphem, muğlak algoritmalara bırakmamak için…”

Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay da tüketicilerin korunmasının yeni dijital çağda daha çok öne çıktığını, ticaretin gelişmesine katkıda bulunmanın yanı sıra tüketicilerin, satıcıların ve ülkenin refahını artırmak ve büyümesine katkıda bulunmak için birçok önlem alarak bunları uygulamaya geçirdiklerini anlattı.

AA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir