Perşembe , 25 Nisan 2024
Anasayfa / Manşet / URTEB Genel Başkanı Özenalp: “Sanayici uluslararası rekabet gücünü kaybediyor”

URTEB Genel Başkanı Özenalp: “Sanayici uluslararası rekabet gücünü kaybediyor”

Özellikle pandemi döneminde yaşanan problemler ve bazı uygulamalar, sanayiciyi zor durumda bıraktı. URTEB Genel Başkanı Ahmet Özenalp tüm bu sıkıntıları ve gümrüklerde yaşanan haksızlıkları kaleme aldığı mektubunu Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a gönderdi. Mektubunda dikkat çeken ayrıntılara yer veren Özenalp, gümrük muayene memurlarını sert bir dille eleştirdi.

Özge Comba Alkış

URTEB (Uluslararası Teknoloji ve Rekabet Birliği) Başkanı Ahmet Özenalp, sanayicilerin yaşadıkları zorlukları tüm gerçekliğiyle anlattığı mektubunu Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a gönderdi. Özenalp mektubunda şu ifadelere yer verdi; “Gerek gümrüklerimiz içinde gerek TSE (Türk Standartları Enstitüsü) içinde muayene etme yetkisini elinde bulunduranlar nedeniyle sanayicimiz Uluslararası Rekabet Gücünü kaybetmek üzeredir. Ayrıca Tareks dış ticarette risk esaslı ürün güvenliği sistemidir. Tehdit aracı değildir.”

Rekabet.net olarak URTEB Genel Başkanı Ahmet Özenalp ile hem gönderdiği mektup hakkında hem de gümrüklerde yaşanan haksızlıklar ile ilgili konuştuk. Özenalp sorularımıza çarpıcı yanıtlar vererek tüm gerçekleri kamuoyuyla paylaştı. Röportajımızda Özeanlp’in kaleme aldığı mektubun bazı bölümlerini de sizlerle paylaştık… İşte o röportajımız…

 “SANAYİCİ TEK BAŞINA SORUMLU TUTULAMAZ”

 Konunun ilgilisi olan Bakanlara mektup yazdınız. Durumu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da bildirecek misiniz?

“Dünyada etkisi devam eden pandemi sürecinde zor günler yaşayan sanayicilerimiz, yeni normalleşme sürecinde üretime başlayabilmek için olağanüstü bir çaba içindeler. Üretimi, istihdamı artırmak, ülke olarak ihracattan hak ettiğimiz payı almak ve ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırmak Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bakanlarımızın hedefi olduğunu biliyor ve inanıyoruz. Üretimden tek başına sanayicimizi sorumlu tutmak için, devlet olarak ona bu imkânı hazırlamak gerekir aksi takdirde sanayicimizi sorumlu tutmak adil değildir. Devlet sanayicisine nasıl imkân hazırlar? Bu konuda onlarca örnek verebiliriz. Ancak bunların içinde en önemlilerinden biri de şüphesiz kamu bürokrasisinin işleyişini düzgün hale getirmektir. Geçtiğimiz günlerde İstanbul gümrüklerinde yapılan operasyon sonucu gazete manşetlerine düşen gümrük memurlarıyla ilgili yapılan haberleri hepimiz okuduk ve ülkemiz adına üzüldük. Mektubumuzu öncelikle ilgili bakanlara, gerekirse tabi ki SayınCumhurbaşkanımıza da göndereceğiz.”

’YA KIRK KATIR YA KIRK SATIR’’

İthal ürünlere konulan ilave gümrük vergileri özellikle pandemi sürecinde nasıl etki yarattı?

“Özellikle pandemi sürecinde, ithal ürünlere konulan İlave Gümrük Vergileri ve TAREKS başvurularında artan fiili denetimler ile birlikte gümrüklerde mevzuatın dışında baskılar olduğunu sanayicilerimiz açık bir şekilde ifade etmektedir. TAREKS DIŞ TİCARETTTE RİSK ESASLI ÜRÜN GÜVENLİĞİ SİSTEMİDİR. TEHDİT ARACI DEĞİLDİR.

Gümrük muayenesi ile görevliler, sanayicinin neredeyse her işini bir bekleme unsuru haline gelen TSE ile ya da İGV, EMY ile tehdit etmektedir. Denetime gelen birçok ürün ise bu kez TSE görevlilerince olmadık taleplerle mevzuattaki düzenlemeler bahane edilerek sanayicimizin işi çıkmaza sokulmaktadır. Teşbihte hata olmaz ama atasözümüzde olduğu gibi sanayicimize ve iş adamımıza tercih unsuru olarak sunulmaktadır.”

“FARKLI YÖNLENDİRMELER SÖZ KONUSU”

Mektubunuzda sanayicilere gümrüklerde sorun çıkarıldığından bahsediyorsunuz. Konuyla ilgili yaşanmış bir örnek verebilecek misiniz?

“Pandemi sürecinde güçlükle ayakta durmaya çalışan, üretim ve ihracat için gayret sarf eden sanayicilerimizin hiçbiri bu muameleyi hak etmemektedir. Fabrikalarında çalışan makinanın arızalanan parçasını, makineyi ithal ettiği yurt dışı firmasından tedarik etmek zorunda kalan sanayicilerimize gümrüklerde çıkarılan sorun insanımızı canından bezdirmektedir. Aşağıda verdiğim örnek gerçek bir olaya dayanan İstanbul Atatürk Hava Limanı Kargo Gümrük Müdürlüğü’nde işlemi halen devam eden bir ithalata aittir.

Olay, ismi bizde saklı olan bir firmamızın, otomobil tamponlarına sensör braketi kaynatan TAMPON DELME VE ULTRASONİK KAYNAK MAKİNESİ için yurt dışından sipariş verdiği bir parçası ile ilgilidir. Gelen parça ULTRASONİK JENERATÖR olup 8543.20.00.00.00 (Sinyal jeneratörleri) GTİP’inde ismen sınıflandırılmaktadır. Faturasında aynı tanım ve göndericinin gümrük tarifesi yazılı iken sarı hattan kırmızı hatta yönlendirilmiştir. Kırmızı hatta görevli muayene memuru eşyaya 8515.80.90.10.00 ULTRASONİK KAYNAK MAKİNASI GTİP’ini uygun görmüş ve hayır bu kaynak makinası demiştir. Detaya girmemek üzere yazmadık. İkisinin arasındaki fark basit bir araştırma ile ortaya çıkacak kadar barizdir. (bknz. Ultrasonik Jeneratör: elektrik şebekesinden aldığı elektrik sinyallerini, uygulanmak istenen ultrasonik sistemin frekansına (15 khz, 20 khz, 28 khz, 30 khz, 35 khz, 40 khz) uygun elektrik sinyali olarak üreten sistemdir.)”

“İŞLEMLER MASUMANE OLARAK YAPILMIYOR”

Gümrüklerde yapılan tarife değişikliği olağan bir işlem değil midir?

“Tabi ki gümrüklerimizde tarife değişikliği sık olan bir işlemdir. Bunda ne var diyebilirsiniz. Ancak bu konu masumane bir yönlendirme değil bilerek yapılan ve sonucu “sen şimdi buna TSE’ den uygunluk almak zorundasın, en az şu kadar gün sürer, kaybınız üretimden şu kadar, ayrıca bu tarifede İGV (İlave Gümrük Vergisi) var. Şu kadar daha vergi ödersiniz toplam zararınız bu kadar olur” sözleriyle biten bir hesabın dayatılmasına çıkmaktadır. Bazen utanma duygularımız yüzünden her şeyi olduğu gibi yazmakta zorlanıyoruz çünkü biz insanız.”

Özenalp’in ilgili Bakanlara yazdığı mektubunda verdiği örnekle ilgili yer alan ifadeleri ise şöyle;

“Sayın bakanlarım ultrasonik jenaratör tarifesi 8543’ te. Ne fark var derseniz kaynak makinasında TAREKS var. Aynı zamanda İlave Gümrük Vergisi var. Nitekim işlem muayene memuru yönlendirmesi ile TSE denetimine gönderilmiş ve firma için uzun süreç başlamıştır.

Yurdumuza 05.06.2020 sayılı özet beyanla giren eşya için firma tarafından Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi verilmiştir. 10.06.2020 tarihinde eşyanın muayenesi Sarı hattan hemen herkese yapıldığı gibi kırmızı hatta çevrilmiştir. 11.06.2020 tarihinde muayene memuru müzekkeresi ve gümrüğün yazısı yazılarak. 12.06.2020 tarihinde parçanın aciliyetine binaen TAREKS müracaatı firma tarafından yapılmış ancak ilgili memurdan dönüş alınamamıştır.

Bilmeyenler için belirtmekte fayda var TSE’de tüm işlemler elektronik ortamda yapılmaktadır. Firma telefonla ulaşamadığı gibi maille de müracaat etmesine rağmen geri dönüş alamamıştır. Ancak, Marmara Bölge Koordinatörlüğüne ulaşıp konuyu şikâyet haline getirdikten sonra TSE memuru lütfen, şunları tamamlayın diye dönüş yapmıştır. Bu memura amirince 19 gündür neredeydin, neden sanayicinin işini geciktirdiniz diye acaba soruldu mu?”

 “PROSEDÜRLER BELLİ ANCAK…”

 Yaşanan olayın devamını anlatır mısınız?

“Tekrar TSE tarafında olanı biteni anlatmaya devam edelim. Gümrüğün kaynak makinası diye gönderdiği eşya TSE teknik heyetince Ultrasonic Genarator olarak tespit ediliyor. Burada bir sorun yok. Tespit aynen firma beyanında olduğu gibi.

Bu kez ürün tanımı hatalı diye TSE, ilk yapılan müracaatı ancak 01.07.2020 günü iptal ediyor. Firmaya sizin eşyanız gümrüğün tespitindeki eşya değil. Bu cihaz ultrasonik jeneratördür, müracaatını buna göre yeniden yap diyor. Bugün 02 Temmuz 2020. Tüm bu işlemler için geçen bir aya yakın sürenin hiçbir anlamı kalmadı. Çünkü müracaat süresi yeniden başladı.

Sonuçta özet beyanı 05.06.2020 tarihinde verilen, ülkeye aciliyeti nedeniyle uçakla gelen bir parçanın ithalat işlemi bitirilemedi. Çünkü AHL Kargo Gümrük Müdürlüğü’nde görevli muayene memuru bu işin bu noktaya geleceğini biliyordu. Tehdidine pabuç bırakan olmayınca işlemi bu hele getirdi.

Halbuki TSE prosedürü de gayet açıktır. Sanayicinin kendi ihtiyacında kullanacağı parçalara “Şartlı Kabul-Aksam/Parça: Denetleme Sonucu” ile sonuçlandırılarak ürün güvenliği uygunluğu verilir diyor. Daha geniş bilgi için bakınız (“CE” İŞARETİ TAŞIMASI GEREKEN BAZI ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMİ (9 SAYILI ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ) TEBLİĞİ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLECEK İTHALAT DENETİMİ PROSEDÜRÜ)”

“MUAYENE MEMURLARI İŞLERİ ZORLAŞTIRIYOR”

Size göre prosedür yeteri kadar açık değil mi?

“Görüldüğü gibi aslında mevzuat sanayicimizin sıkıntısız ithalatını yapmasına dönüktür. Ama maalesef mevzuata uymayan kendileridir. Sanayici için kolay olanı değil, zor olan yol her zaman tercih sebebi olmaktadır. İşleri zorlaştıran kendileridir.”

Röportajımızın bu kısmında yine Özenalp’in gönderdiği mektubunda yer alan ifadeleri sizlerle paylaşıyoruz…

“Sayın Bakanlarım, sivil hayatın içinden biriymiş gibi bir işlem yapmanız mümkün olsa sanayicilerimizin yaşadıklarını daha iyi anlayacağınızdan eminim.

Her ülkenin standardı var ve tabi, prosedürünü kendi mevzuatına göre hazırlayıp dünyaya mal satıyorlar. Bir tek bizim ülkemizde istenilen evrak bitmiyor, onu da getir, bunu da getir, şunu da değiştir… Bütün bunların bir bedeli olduğunu, bu bedeli de sanayicimizin ödediğini sanırım bilmiyorlar. Hiçbir iş adamımız durup dururken dışardan parça getirmez. Tesisinde çalışan ana makinanın parçasıdır getirdiği ya da üreteceği malzemenin ham maddesidir.

Netice itibariyle son zamanlarda makinenin aksamı olan eşyalar için bile ‘’bana göre şu tarifede yer alır, bu tarife için TAREKS alınması lazım’’ şeklinde her an bir pazarlık konusu oluşturulmaya başlandığını biz de ifadelerden anlıyoruz.

Avrupa Birliği’nden A.TR ile gelse dahi TAREKS’e yönlendirilen ürünler için de denetim esnasında aynı pazarlığın devam ettiğini üzülerek duyuyoruz. Halbuki ilgili tebliğlerde AB üyesi ülkelerden A.TR Dolaşım Belgesi ile gelen eşyalar için muafiyet uygulanacağı belirtilmektedir.”

“İLAVE GÜMRÜK VERGİSİ TEHDİT OLARAK KULLANILAMAZ”

Özellikle pandemi döneminde gümrük vergisi konulan eşyalardan ilave gümrük vergisi de alınmaya başladı. Konuyla ilgili düşünceleriniz nedir?

“Yine bunların dışında pandemi döneminde artan İlave Gümrük Vergileri de ithalat işlemlerinde İlave Gümrük Vergili tarifede değerlendirme şeklinde bir yaklaşımı beraberinde getirmiştir.

Elbette ilave gümrük vergisi konulan eşyalardan ilave gümrük vergisi alınacaktır. Devletin aldığı önlemler bizim uymamız gereken çok önemli kurallardır. Ancak ilave gümrük vergisi olmayan bir eşya için de ilave gümrük vergisini tehdit olarak kullanmak hiçbir ahlaki kural ile uyuşmaz.

Basından, birçok sanayicimizden ve sivil toplum örgütlerinden öğrendiğimiz kadarıyla Gümrük ve TSE kurumlarımızda son dönemde bazı görevlilerin ciddi şekilde iş dünyasını rahatsız eden bir anlayışı egemen kılmaya çalıştıkları görülmektedir. Sarı hattan kırmızı hatta yönlendirilen ve tarife değişikliği yapılan dosyaların hangi niyetle yapıldığının müfettiş görevlendirilerek incelenmesi çok önem arz etmektedir.

Yine aynı şekilde TSE’de yürütülen fiili denetimler de incelenmeli. Varlık nedeni sanayicimize hizmet olan her iki kurumun da günlerce süren denetim sürecinin hakkaniyetle yürütülüp yürütülmediği incelenmelidir.”

URTEB Başkanı Özenalp’in gümrüklerde yaşanan haksızlıkları dile getirdiği ve gerçekleri apaçık bir şekilde anlattığı mektubu şöyle devam ediyor. Özellikle bu bölümü sizlerle paylaşmak istedik…

“Sayın Bakanlarım;

Havalimanında oluşacak ardiye, TSE masrafları, üretilecek makinanın tesliminin gecikmesi gibi domino etkisi yaratacak adımlar tüm imalat ve ihracat sürecini olumsuz etkilemektedir. Gönül rahatlığı ile hammadde, makine yedek parçası ithal edebilmek imkansız hale gelmiştir. Siyasi iradenin denetiminden korkmayan memurlar gümrüklerde at koşturmaktadır. Yıllar itibari ile gümrüklere olan güvenin artması gerekirken maalesef hiç kalmamıştır. Aba altından sopa gösterip menfaat sağlayanlar ayyuka çıkmıştır. Bazı gümrüklerde neye takalım, nasıl engelleyelim, kıymetten olmazsa tarifeden, tarifeden olmazsa menşeden, mutlaka bir yerden sıkıştıralım anlayışı hakimdir.

Yukarıda anlatılanlar sahada yaşananların çok küçük bir kısmıdır. Bu vaziyet, zaten zor durumda olan sanayicilerimizin canına tak etmiştir. Sanayicilerimizin sizlerden talebi gümrük işlemlerinde gümrük idarelerinin keyfi davranmasının engellenmesi ve tam güven ile işleyişin sağlanmasıdır.”

 “40 YILLIK İŞ İNSANI OLARAK UTANIYORUM”

 Konu gümrük müşavirleri derneklerini de çok yakından ilgilendirmiyor mu? Onların konu hakkında duruşu nasıl?

“Ben konuyu muhtelif sanayicilerimizden özellikle de birçok gümrük müşavirinden dinlediğimde gümrük ailesini çok iyi tanıyan 40 yıllık bir iş insanı olarak utanıyor, sıkılıyorum. Ama çürük elma her sepette olur deyip, konuyu geçiştirmek de istemiyorum.

Bu durumdan en çok rahatsız olması gereken Gümrük Müşavirleri Derneklerimizin ise bu konunun çözümüne dönük herhangi bir eylem, herhangi bir çalışma yapamadıklarını görüyorum. Bunda ya bana takarlarsa, işlerimi engellerlerse düşüncesinin etken olduğunun bilincindeyim. Ama zaten 3 günde bitmesi gereken işlerini 33 günde bitirmelerine sebep olanlar, onlara takmamış mı oluyorlar?”

“YA ÇALIŞSINLAR YA GİTSİNLER”

Siz sorumluluk bilinciyle yaşanan sıkıntıları dile getirdiniz. Taleplerinizi mektubunuzda dile getirdiniz. Tüm kurumların Türkiye’nin menfaati için bu bilinçle hareket etmesi gerekmez mi?

“Konuyu Uluslararası Rekabet ve Teknoloji Birliği üzerinden ülkemin yetkili kurumları ile paylaşmak zorunda kaldım. Çünkü görev yapıyorum bilinci ile yapılan her engelleme, çıkarılan her zorluk ve anlık bir gecikmenin faturasını Aziz Türk Milleti ödemektedir. Sanayicimizi küresel rekabet savaşlarında bürokratik engellerle saf dışı bırakmanın bir bedeli olmalıdır.

Aynı şekilde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı TSE görevlilerine ulaşılamıyor. Onlara sorarsanız iş çok adam az, yetişemiyorlar. Öyleyse dış ticaret yapan herkes bu durumu güvenilir bir ağızdan öğrenmeli ve milli kuruluşumuz olan TSE daha fazla zan altında kalmamalıdır. Memuruna ulaşılamıyor, müdürüne ulaşılmıyor. Ya bu millete yakışır şekilde çalışmalılar ya da gitmelidirler. Makamında masasının üzerinde sanayicinin yedek parçası, üretimde kullanacağı makinasının müracaatı bulunan kurumun amiri, gece rahat uyuyorsa bu milletin hakkı ona helal değildir.

Hangi sorumlu, hangi işin sürecini acaba daha kısaltmak için ne yaparız, diye bir çözüm bulmaya çalışıyor?

Bu tür sorunları sadece zaman koymakla şu kadar sürede yapacaksın demekle aşmanın mümkün olmadığını artık hepimiz görüyoruz. Bazı kurumlar vardır ki oradaki çalışan insanların sorumluluk bilinci, vatan sevgisi, millet sevgisi diğerlerinden farklı olmak zorundadır. Gümrük ve TSE de bu kurumlarımızdan ikisidir. Elbette her iki kurumumuzda da yüzümüzü ak eden milli şuura sahip çalışanlarımız çoğunluktadır. Onları tenzih ediyorum. Sorunumuz yüzümüzü kızartanlarladır.”

Gerçekleri belki de hiç olmadığı kadar dile getiren Özenalp, mektubunu şöyle sonlandırıyor;

“Amacımız Aziz Türk Milletinin 15 Temmuz’da hain FETÖ teröristleri tarafından kırılmaya çalışan rekabet gücünü, tüm kurumlarıyla yeniden kazanmasıdır. Bundan önce olduğu gibi bundan sonrada URTEB, Aziz Türk Milletinin milli rekabet gücü kazanmasında üzerine düşeni yapmaya devam edecektir. Bu nedenle sanayicimiz bizim için çok önemlidir. Her biri birer kale olan fabrikalarımız ekonomik bağımsızlığımızın sembolüdür.

Sanayicisinin olmadığı bir toplum başka milletlerin kölesi olmaya mahkûmdur.

Milletimiz Sayın Bakanlarımızdan gereğini beklemektedir.”

Rekabet.net

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir